Queer/ Sakat

iki performans metni:
Greg Walloch, "Queer Crips, Disabled Gay Men and Their Stories" içinde

Işıklar yanıyor; performans sanatçısı, beyaz şortlu, koltuk değnekleriyle yürüyerek sahneye giriyor. Sahnenin bir ucundan ötekine dolanıyor, sonra durup konuşmaya başlıyor.

12-13 yaşımdayken annemler beni yaşadığımız yerdeki kliniğe götürmüştü. Orada donuma kadar soyunmam istendi, bir süre sonra bir hemşire beni ana odaya çağıracaktı.

Odada yaklaşık 35 kişiden oluşan bir panel vardı; doktorlar, terapistler ve öğrenciler. Hemşire işaret ettiğinde panelin önünde aşağı yukarı yürümeye başladım. Arada doktorlardan biri beni durduruyor, elini sırtımdan aşağı doğru dolaştırıyor, bileğimi tutuyor, ya da kaburgalarımı dürtüyordu. İşini bitirene kadar bekliyor, sonra yine panelin önünde yürümeye devam ediyordum; notlar alıyorlardı. Sadece beni gözleriyle inceliyorlar, arada tıbbi bir yorum yapıp, daha fazla not almak üzere yazmaya devam ediyorlardı.

Bu panelin önünde bir saat yürüdüm. Aslında, onların önünde yürümek işin kolay kısmıydı. Zor olan, öncesindeki süreydi, beklenen onca zaman. Bu 35 kişinin hakkımda düşüneceklerinden gerçekten korkmuştum.

Kliniğe gittiğimde, bir hemşire beni binanın arkasındaki küçük bir odaya almıştı. Bu odanın beyaz duvarları ve beyaz bir zemini vardı. Kapının üstünde büyük bir duvar saati, ve koşede katlanan metal bir sandalye. Metal sandalyeye donumla oturur, saate bakar ve dua ederdim. Sadece 5 dakika kaldı. Lütfen olmasın.... Lütfen olmasın! Sonra aşağı bakar, görürdüm ki, hayatımdaki en büyük ereksiyon olmuş bile. Sola çekerdim, Sağa çekerdim, Yukarı, aşağı! Sol, sağ... Tanrım, hiçbir şey yolunda gitmiyor. Sonra bir hemşire gelirdi: "Bay Walloch, şimdi içeri gelebilirsiniz".

Sanatçı ayağa kalkar ve sahneyi boydan boya dolanır; sonra sahnenin aşağısında bir sandalye önünde durur. Işıklar hafifçe kararır.

Kardeşim ve ben bir gece sabahın 2:45'i gibi, Denny's'e gittik. Neredeyse tamamen boştu; oturan 3-5 kişi vardı; çoğu erkek. Oturduk ve garson siparişimizi almak üzere geldi. Kardeşime siparişini almak üzere baktı ama kardeşim pek aç değildi; bir şey ısmarlamadı. Sonra garson bana baktı: "Bir bardak süt ve bir dilim çilekli kek istiyordum" Garson bunu yazdı ve mutfağa gitti.

Tam o sırada kız arkadaşıyla boylu poslu bir adam içeri girdi ve şunu dedi: "Bu gece Dennys'i dolduran tüm şu siktiğimin ibnelerine bak! Kahretsin, koyayım, bugünlerde bir ibne görmeden hiçbir yere gidemiyorsun!" bu adam ve kız arkadaşı benim oturduğum sandalyenin karşısına oturdu. Oturduklarında, başını kaldırıp bana baktı ve dedi ki: "Sana bakıyorum, siktiğimin ibnesi! Haydi, haydi; girerken bana baktığını gördüm; siz ibneler habire bana bakıyorsunuz! Orada oturup duymamazlıktan gelıyorsun, ama soylediğimi duyduğunu biliyorum ibne! Otoparkta götünü kollasan iyi edersin; geberteceğim seni."

Bu sırada kardeşim hemen tuvalete gitmişti. Ben sakince oturmaya ve yemeğimi bitirmeye çalıştım. "Haydi, siktiğimin ibnesi, bana bak; bana bakmak istediğini biliyorum. Şu koduğumun kafanı kaldır ve bak". Sonra adam kız arkadaşına dönüp diyor ki: "Şuradaki ibneyi gördün mü? Senin için geberteceğim onu! O ibneyi sırf senin için öldüreceğim!"

Düşündüm: Evet ya, çıktığın kızı etkilemek için bundan daha iyi bir yöntem olabilir mi?

"Siz ibnelerden nefret ediyorum ve hepinizi geberteceğim, bir dahaki sefere götünü kolla adamım, çünkü arkana baktığında beni göreceksin!" Dennys'teki diğer insanlar hadisenin farkında değilmiş gibi yapmaya çalışıyorlardı. Yöneticiye gitmeye karar verdim. Ayağa kalktım ve adam ve kız arkadaşı da masalarını terketti. Adam bana doğru yürüyor, elini omzuma koyuyor ve diyor ki: "A, adamım, ha siktir, Özür dilerim. Bilmiyordum, bu berbat halde olduğunu bilmiyordum. Sakat olduğunu, bu boku bilmiyordum. Sen ibne olamazsin."

Sanatçı sahnede dolanıyor. Sahnede sandalyenin arkasında duruyor, sandalyenin arkalığına yaslanıyor. Işıklar hafifçe kararır.


Üstünden çok da zaman geçmedi: bir süre önce üniversitede bir panele katıldım. Üniversite paneli "Anlayış Günü" diye isimlendirmişti. Fikir, cinselliği hem kişisel, hem de toplumsal bir düzeyde tartışmaktı. O gün kendimi bayağı incinebilir hissetim, yani her isteyen benimle ilgili istediği soruyu sorabilirmiş gibi. Bazı enteresan sorular geldi. "Gay olduğunu ilk ne zaman farkettin?" veya "AIDS ve AIDS korkusu yaşamlarınızı nasıl etkiledi ve buna karşı ne yapıyorsunuz?". Sonra bir adam sordu: "Başka bir erkeği öpmek nasıl bir şey? Yani, dilinin ağzında olması. Eğer ikiniz de traşsızsanız çok mu garip oluyor?"

Sonra arka sıralardan bir kadın ayağa kalktı ve beni kastederek şöyle dedi: "Panelin sonundaki genç adama bir şey söylemek istiyorum. Bugün seni dinledim ve yanlış yola sapmış parlak ve zeki bir genç olduğunu düşünüyorum. Hayatında yaptığın seçimin günah olduğunu anlamalısın. Vücudun sakatlanmış, çünkü günahla sakatlanmış. Anlamıyor musun? Kiliseye gidersen Tanrı sana yardım edecektir. Tanrı seni iyileştirebilir. Tanrı sana sakatlık verdi, çünkü gey olacağını biliyordu. Söylediğime alınma. Eğer doğru seçimi yaparsan, Tanrı seni iyileştirebilir. Eğer sadece yaşam biçimini değiştirme tercihini yaparsan, Tanrı sana birçok yoldan yardım eder. O zaman, sadece o zaman, Tanrının ve kutsal hediyesinin gerçek bir hizmetkarı olacaksın. Bil ki, hayatında yaptığın şey bir günah ve sana bir sorum yok. Sadece bilmek istiyorum, Tanrıyı kurtarıcın olarak kabul edecek misin?"

Sanatçı sahneyi dolanıyor. Aşağıda sağda, izleyiciye yakın duruyor. Işıklar hafifçe kararır. Sandalyeye odaklan.

Buralarda dolaştığını gördüm ve sadece sormak istiyordum: "Sana ne oldu?" Ayrıca, belirtmek isterim ki, sen gerçek bir ilham kaynağısın. Ne kadar güzelsin ve ışık dolusun. Bir zamanlar aynı sorundan mustarip bir adam tanıyordum. Belki tanıyorsundur? Senin benim farkında bile olmadan yaptığım bir şey, yürümek için, bu kadar çaba harcadığını görmek...

Ne kadar zorluklara karşı mücadele eden, cesur birisin; gerçekten zor olmalı. Sen özelsin, ve unutma ki yukarıda biri seni seviyor. Üzülme. Seni düşüneceğim, dualarımda olacaksın. Sen gerçekten hepimiz için bir ilhamsın.

Sakatı Sik

Bir arkadaşımla brunch'taydım. Dedi ki, "Greg, sana kişisel bir soru sorabilir miyim?", dedim ki "Tabii ki", çünkü biliyorsunuz, bu anlamda çok açık biriyim. Dedi ki "gey olmanın nedeni sakatlığın yüzünden kadınlarla şansın olmadığından seks için erkeklerden başka seçeneğinin olmaması mı? Anlıyorsun değil mi? Sadece merak ettim de."

Ona baktım, "A, aklımı mı okuyorsun? Tam da bunu düşünüyordum! Evet evet, erkeklerle yatmamın nedeni tam da bu. Üzücü bir hikaye benim hayatım. Anlıyorsun, alttan alta heteroseksüel bir erkeğim aslında, ama bu talihsiz, korkutucu biçim bozukluğum nedeniyle tüm kadınlar kaçtı benden, güzel ve uygar topluluklardan dışlandım ve erkek-erkeğe seksin çökmüş yeraltı dünyasına girmeye zorlandım. Kimsenin sikini emmeye meraklı değildim hiçbir zaman, ama hayatımda bir hareket istiyorsam, anladım ki en iyisi buna alışmak zorundaydım... ama tüm bu zaman boyunca göğsümde atan bir erkeğin kırık kalbi"

Arkadaşım: "Bunu duymak hoş Greg. Terayağını uzatabilir misin?"

Ona açıkladım: Bu bir hesap kitap, seçenekleri değerlendirme işi. Paramı pahalı fahişelere mi harcamalıyım, yoksa gey mi olsam? Paramı pahalı orospulara harcamak yerine, farkettim ki, moda konusunda seçici, ama cinsel partnerler konusunda böyle olmayan gey erkeklerle bedava sevişebilirdim. Gey olmanın daha hesaplı olacağına karar verdim, ama o zamanlar gizli giderlerin farkında değildim: Gösteri yürüyüşleri, kıyafetler, pahalı parti uyuşturucuları... Chelsea'deki daireden, zorlu bir siyasi mücadeleden ve anal hadiselerden bahsetmiyorum bile! Ah, ah!

Hiçbir zaman gey olmak istemedim. Bununla mücadele ettim, ama sonra farkettim ki, bağımlı olmuşum bile yahu... değişik tür bir uyuşturucuya yani. Anlıyorsun değil mi; bu ülkede sakatların dışlanma nedeniyle ödemek zorunda kaldığı bedeller inanılmaz. Sakatsanız, benim yaptığım hataları yapmayın canlarım. Bunun size de olmasına izin vermeyin.

İşte bu yüzden, kendi derneğimi kurdum: adı "Sakatı Sik." Yani efendim, eğer 18-35 yaş arası bir kadınsanız ve "Sakatı Sik"mek istiyorsanız, bizi arayın, numaramız: 212-SAK-ATLA.

İtaatkar erkeklerden mi hoşlanıyorsunuz? Sakat adamlar size pek karşı çıkamaz. Bir ya da birden fazla cüce içeren tuhaf cinsel fantazileriniz mi var? Yardımcı olalım. Ve, zihinsel özürlüler hakkında ne derler bilir misiniz? Küçüktür beyinleri, büyüktür ..., anladınız neden bahsettiğimi.

Evet, bizi arayın: 212-SAK-ATLA. Sikin onları da sakatlar gey olmasın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder