Queer/ Sakat

Zorunlu Bedenler: Heteroseksüellik ve Engelsiz-Bedenlilik Üstüne Düşünümler
Alison Kafer, Journal of Women's History, 2003.


Bu yazı için hazırlanırken, Feminism and Pscyhology dergisinin 1992'deki dosya konusuna rastladım: "heteroseksüellik". Editörler "Heteoseksüelliginiz feminist siyasal görüşünüze (ve/ ya da feminist psikolojinize) nasıl katkıda bulunuyor?" sorusuna heteroseksüel feministlerin 17 düşünümsel cevabını toplamışlardı. Editörlerin de giriş yazısında belirttiği üzere, soru kısmen Adrienne Rich'in "Compulsory Heterosexuality and Lesbian Existence" yazisindan esinlenmisti. Gerçekten de bu derleme Adrienne Rich'in feminist teoristler ve arastırmacılardan talep ettigi şeye bir örnek: Sözkonusu makalesine 82'de yazdığı önsözde belirttiği üzere, Rich'in amacı "heteroseksüel feministleri heteroseksüelliği siyasi bir kurum olarak incelemeye cesaretlendirmek"ti.

Ancak itiraf etmeliyim ki, bu derlemeyi okurken düsündüğüm, siyasi bir kurum olarak heteroseksüellik değildi. Sakatlık çalışmalarıyla meşgul, sakatlıkları olan queer bir feminist olarak, kendimi bunun yerine siyasi bir kurum olarak engelsiz-bedenliliği* düşünürken buldum. Ya da, daha özelde, kendimi Feminizm ve Psikoloji dergisinin (ya da Feminist Studies, veya Signs, ya da hatta Journal of Women's History dergilerinin) sakatlığı olmayan feministleri engelsiz-bedenli konumlarının feminist siyasetlerini ne ölçüde etkilediğini düşünmeye davet eden bir sayısını hayal ettim. Böyle bir sayı hayal etmek güç, bu güçlüğün tek nedeni de kimin sakatlığı var, kimin yok, bunu ayırdetmenin zorluğunda, ya da sakatlığın ne oldugunu tanımlamanın zorluğunda --bu noktalara geri döneceğim-- yatmıyor. Bu zor, çünkü Amerikan üniversitelerinde sakatlık çalışmalarının dinamik gelişimine ve Amerikan sakat hareketinin süreğen varlığına rağmen, sakatlığın siyasal analizi birçok teorist ve kültür eleştirmeninin ilgi sahasının dışında. Rich'i değiştirerek alıntılarsam, "feministler için incelenmeden merkeze konmuş bir [engelsiz-bedenlilik] perspektifinden okuyup yazmak ve eğitim vermek" hala en kolay şeylerden biri. Sakatlık çalışmaları alanının dışında, eserlerinde sakatlık konusunu ele alan feministler bulmak güç. Kendilerinin "engelsizliğini" bilince çıkarıp bu özdeşleşmenin eserlerine etkilerini sorgulamayı isteyecek ya da buna ilgi gösterecek kuramcılar var mı, sorusundan bahsetmiyorum dahi. Öyleyse, bu hayali sayıma yazacak kimi bulacaktım ki?

Elbette eklemeliyim ki, heteoseksüellik sayısının editörleri de giriş yazılarında buna benzer sorunlarla karşılaştıklarını belirtmişler. Kendilerini hiçbir zaman lezbiyen olarak tanımlamamış ya da heteroseksüel-değil sıfatıyla hiçbir zaman yazmamış ve kamusal alanda konuşmamış kişilere sözkonusu sayı için makale çagrısı yapma kararı çesitli defansif hatta düşmanca tutuma maruz kalmış. Çağrıyı alanlardan iki kişi önceden lezbiyen olarak "açığa çıkmışlar", editörler bunu bilmiyormuş; bazı kişiler editörlerin onları "heteroseksüel" varsaymasından rahatsız olmuş: nasıl bunu "bilebilirlermiş" ki? Bazıları da, bu etiketten rahatsız olmuş: ya kendi cinsel kimliklerini anlatmak için bu sıfatı çok dar bulmuşlar, ya da bunun öz-imgelerinde bu şekilde tanımlanmalarından rahatsız olacakları derecede önemsiz bir yer işgal ettiğini belirtmişler. Bir kişi, insanın kendisinin kendini bir şey olarak açiklaması ile, başkaları tarafindan böyle etiketlenmek arasındaki farka dikkat çekmiş: İkincinin sorunlu ve güçsüz düşürücü olduğunu belirtmiş. Bu tür bir rahatsızlık, bana göre, kısmen heteroseksüelliğin doğallaştırılmasından kaynaklanıyor. Rich'in makalesinde belirttiği üzere, heteroseksüellik sorgulanmıyor çünkü onun sözde doğallığı ve normalliği heteroseksüelliği siyasal çözümlemeye bağışık kılıyor. Ancak bu rahatsızlığın diger bir nedeni de, genel olarak kimliklerin ve özel olarak kimlik politikalarının bazı sorunlu taraflarında yatıyor. Sakat kimlikleri burada istisna değil.

Aynı "kadın" etiketinde olduğu gibi, "toplumsal sakatlık" terimi de sınırları belirli ve özsel olarak aynı niteliklere sahip bir gruba gönderme yapan, anlamı herkese açık bir terim değil. "Biz" özellikle sakatlık sözkonusu olduğunda sabit içeriğe sahip bir terim olarak işlemiyor; sözcüğün kimi içerip kimi içermediğini tespit etmek çok zor. Tüm sakatlık çeşitleri buna dahil midir: zihinsel, psikolojik, duyumsal, ve fiziksel? Kronik hastalığı olanlar dahil midir? HIV pozitif biri sakat etiketine dahil midir? Peki ya, MS'in bir türünde olduğu gibi, görmeden yürümeye, hastalık her nüksettiğinde geçici sakatlanmalar deneyimleyip, MS'in etkisinin azaldığı devrede ise hiçbir işlevsel sorun deneyimlemeyenler? Peki ya, büyük doğum lekeleri olanlar, ya da işlevsel sorunlara yol açmadığı halde, ayrımcı muamele görmelerine maruz kalan diğer gorünümsel farklılıklara sahip olanlar? Hükümetler ve hükümet dışı kurumlar sıklıkla kimin sakat olduğuna, böylece kimin bazı programlar ve hizmetlerden yararlanabileceğine ilişkin tanımlamalar getiriyorlar. Eger sakatlık tanımlamaları tartışılmayacak derece kesin olabilseydi, Dünya Sağlık Örgütü'nden Amerika Sosyal Sigortalar Yönetim Kurumu'na, bu organizasyonlar tanımlarında bu kadar ayrıntıya girmek zorunda kalmazdı. Tam da toplumsal sakatlık ve sakatlığı tanımlamak için bu kadar enerji harcanması sözcüklerin akışkanlığı, geçirgenliğini gösteriyor. Eger "sakat" kimdir, tanımlanması bu kadar güçse, muhtemelen kim "sakat değil", onu tanımlamak da aynı derecede güç olmalı.

Kimlik sorusundan ve ona ilişkin sorunlardan bahsetmemin nedeni bunların bizi yönelttiği soruların --Kim kendini sakat olarak tanımlar? Kim engelsiz olarak? Nasıl ve neden? Bu tür bir özdeşleşmeden kim dışlanır? gibi-- engelsiz-bedenliliğin zorunlu karakterinin açığa çıkmasına yardımcı olması. Robert McRuer'in iddia ettiği gibi, "engelsiz-bedenliliğin anlamına ilişkin problemi, onun işleve sokulduğu sorunlardan ayrı düşünemeyiz." Engelsiz-bedenliliğin ve sakatlığın anlamı bir zorunluluk sisteminden nasıl ürüyor ve bu sistemi nasıl üretiyor? Engelsiz-bedenliliği nasıl "zorunlu" bir sistem olarak anlarız?

"Zorunlu Engelsiz-Bedenlilik ve Queer/ Sakat Varoluş"ta McRuer zorunlu heteroseksüellik ve zorunlu engelsiz-bedenliliğin nasil birlikte işlediğini ve queer/ sakat figürlerin bu iki sistemi sürdürmek için nasıl devreye sokulduklarını anlatıyor. Başlığını doğrudan Rich'ten alsa da Ruer'in ilgisi daha çok eleştirel bir sakatlık çözümlemesi geliştirmekte. Burada, ben Rich'in makalesiyle daha doğrudan meşgul olacağım, onun "Zorunlu Heteroseksüellik" kavramını "zorunlu engelsiz-bedenlilik" kavramıyla çerçevelendirecegim. Böylece, Rich'in "Compulsory Heterosexuality"sini okurken, kendimi McRuer gibi, "sakat", "engelsiz-bedenlilik" ve "engelsiz" gibi sözcükleri Rich'in lezbiyen, heteroseksüellik ve heteroseksüellik sözcüklerinin yerine koyarken buldum. Böyle bir ikame sakatlık geç 20. ve erken 21. yüzyılda hakim kültürde hala toplumsal ve siyasi olmak yerine tıbbi ve/ veya doğayı ilgilendiren bir görüngü olarak kabul edildiği için işe yarar niteliktedir. Engelsiz-bedenlilik evrensel bir ideal ve normal bir yaşam tarzı olarak politik-olanın dışında tutuluyor, aynı durum 70'ler ve 80'lerin başında (bazı durumlarda bugün de) heteroseksüellik için de geçerliydi (geçerli). Bu ikamenin modelini isimlendirirsek: "Zorunlu [engelsiz-bedenliliğin] feminist bir eleştirisinin vakti geldi de geçiyor". Rich'i takip ederek neden böyle bir eleştirinin gerekli olduğunu "örnekleyerek" "göstermeye çalışacağım." Bunu yaparken, umuyorum ki [engelsiz] feministleri [engelsiz-bedenlilik] deneyimlerini eleştirel ve antagonistik biçimde incelemeye, bu deneyimlerin dayandıkları kurumu eleştirmeye, normla ve normun kadın özgürlügü konusundaki etkileriyle savaşmaya, [feminist sakat] perspektifin sunduklarını dikkate almaya ve [engelsiz-bedenliliğin] kişisel imtiyazıyla tatmin olmayı reddetmeye ikna edeceğim.

Ayni Rich'in zorunlu heteroseksüellik anlayışında olduğu gibi, zorunlu engelsiz-bedenlilik de iki yoldan işler: bir, fiziksel zor, iki, Rich'in ifadesiyle, bilinç kontrolüyle. Sakatlara karşı fiziksel şiddet geniş kapsamlı ve çoğu zaman devletlerin kanatları altında gerçekleşiyor. North Carolina ve Kaliforniya'daki zorunlu sterilizasyon programlarının varlığının yakınlarda kabulü, sakatların vatandaşın engelsiz-bedenini garantilemek (bitimsiz ve beyhude bir çaba) adına gerçekleştirilen uygulamalarda maruz kaldıklarına bir örnek sunuyor. Bu tür programlar artık mevcut değilse de, Marsha Saxton'a göre bunların mirasını hamile kadınların, olası sakatlıkların teşhis edilebilmesi için fetuslarının görüntülenmesini isteyeceklerine ve herhangi bir sakatlık teşhis edildiğinde kürtaji tercih edeceklerine yönelik genel geçer inanışta görmek mümkün. Zorunlu engelsiz-bedenliliğin şiddet aracılığıyla empoze edilişini, sakatlara karşı işlenen nefret suçlarında daha açıkça örneklemek mümkün, ve babasının, "acısını" dayanılmaz bulduğu için öldürdüğü serebral palsili genç kız Tracy Latimer'inki gibi vakalarda.

Zorunlu engelsiz-bedenlilik daha az zor içermese de, daha az fiziksel yöntemlerle de kurumsallaşıyor ve sürdürülüyor: sözlü ya da sözsüz mesajlar aracılığıyla. Belki de bu sistemin en temel unsurlarından biri, engelsiz-bedenliliğe ilişkin kültürel varsayım. Eğer kişi kendini sakat olarak tanımlamadıysa, ya da görsel açıdan sakat olarak işaretlenmemişse (örneğin, tekerlekli sandalye ya da farklı bir yürüme gereci kullanmak, beyaz baston ya da yardımcı köpek; belli bir uzvun ya da beden parçasının eksikliği) sakat-değil, engelsiz, varsayılır. Bu varsayım, sakatlığın toplumdaki yaygınlığını gizleyerek sakat insanları izole eder. Bu varsayımın, özellikle, görünmez-sakatlıkları olanlara özgül bir etkisi olur; zira (yanlış biçimde) varsayılan engelsizlikleri onları ihtiyaçları olan hizmetlere erişmekten, aile ve arkadaş desteğinden yararlanmaktan ve sakat cemaatlerine girmekten alıkoyar. Sakatlıkları, engelsiz "-miş gibi" yapmalarına izin veren kişiler nezdinde, engelsiz-bedenliliğin zorunluluğu, bu kişilerin kendilerini "sakat" olarak tanımlamalarına şüpheyle yaklaşılmasına neden olur -- zorunlu engelsiz-bedenlilik rejiminde, eğer engelsiz sayılabileceksen, neden kendini sakat olarak tanımlarsın ki? Sakat kimliğinden her koşulda kaçınılması gerektiğine dair kabulüyle, zorunlu engelsiz-bedenlilik bu tür bir özdeşleşmeyi sorunlu kılar.

Daha görünür sakatlıkları olanlar için, zorunlu engelsiz-bedenlilik, tedavi, kayıp ve red üstüne bitimsiz bir diyalogu zorunlu kılar. Görsel açıdan sakat olarak işaretlenmiş neredeyse her kişi şu senaryonun bir varyasyonunu size anlatabilir: Onlara "anlatılmıştır" ki: Hayatlarında kendilerini ne kadar tatmin olmuş hissederlerse hissetsinler, engelsiz bir bedeni arzu eden bir tarafları olmalıdır hala, ümitsizce tedavi olmayı arzulayan, ya da kendini üzüntü içinde eksik hisseden bir yanları olmalıdır. Bazen bu varsayım şuna varır: Eğer böyle bir tedavi imkansızsa ya da olası görünmüyorsa, o halde sakat kişi intihar etmek istiyor olmalıdır. Sokakta yürürken kaç tane yabancının yanıma yaklaşıp beni, benim durumumdaki başka herhangi bir kişinin kendini çoktan öldürmüş olacağı üstüne bilgilendirdiğini, hatta dediklerine katılmamı beklediğini, saymakla bitiremem herhalde. Tedavi ve intihar (madalyonun iki yüzü) konuşmalarının sürekli tekrarı, engelsiz-bedenliliğe ilişkin zorunluluğunun işaretidir. "Zorunlu engelsiz-bedenlilik sistemi"nin sakatlardan talebi "diğerleri için 'Evet, ama son kertede, seçimin benim gibi olmak olurdu değil mi?' sorusuna 'evet' cevabını bedene büründürmeleridir" -- "ve bunu beceremediğine göre, ölüm en iyi seçim değil mi?"

Zorunlu-engelsiz bedenlilik yaygındır, kültürümüzün temellerine işlemiştir, ama monolitik bir yapıda değildir. Farklı sakatlıkları olanlar, onun etkilerini farklı biçimlerde hisseder-- yukarıda belirttiğim gibi. Zorunlu heteroseksüellik de aynı biçimde değişkendir. Bu durum, Rich'in metniyle yaptığım ikame oyunu sırasında karışık şeyler hissetmeme neden oldu. Farklı ifadeyle, Rich'in zorunlu heteroseksüellik kavramı kültürümüzdeki engelsizcilik ve engelsiz-merkezciliği açıklamak için değerli bir araç olsa da, riskler içermiyor değil. Bu risklerin bazıları ikame mantığından ürüyor, bazıları da Rich'in kendi metnine içkin. İkisine de şimdi değineceğim.

Kayıp, İkame, ve Sessizlik Üstüne: Sakatlık, Cinsellik ve Queer-Olmak

Judith Butler'ın sakatlık çalışmalarında kullanılma biçimleri üstüne aydınlatıcı metninde Ellen Samuels kuramcıları sakatlığı cinsiyet/toplumsal cinsiyet teorilerine basitçe dahil edivermek konusunda uyarıyor. Bir terimi, başka bir terim yerine basitçe ikame edivermek en iyi durumda dahi bir belirsizliğe yol açar, diyor: iki analizi de sorunsallaştıran bir muğlaklık. Samuels'in uyarısını burada tekrarlamak yararlı, zira benim "zorunlu engelsiz-bedenlilik" kavramını geliştirmek için Rich'in zorunlıu heteroseksüellik kavramını kullanmam da sorunsuz değil.

Böyle bir edime içkin en bariz sorunlardan biri bunun Rich'in kuramını cinsellikten çıkarıp başka bir alana taşıyor olması -- açıkça cinsellik ve lezbiyenlik üstüne olan çalışma, bu bağlamdan çıkarılıp tamamen farklı bir kültürel pratikler ve varsayımlar alanına taşınıyor. Böylece lezbiyenlik sakatlık metaforu olarak işler hale geliyor, ki tam da bu edimin kendi tarihselliği ve implikasyonları var, ve analizi bu noktada sonlanıyor. Zorunluluk sorununu engelsiz-bedenlilik bağlamına taşımak, heteroseksüelliği tekrar politik-olanın dışında konumlandırıyor.

Bu yeniden-konumlandırma kısmen ikame mantığının kendisinin bir sonucu: "heteroseksüellik" yerine "engelsiz-bedenlilik" getirilmesinin bir iması, bu ikisinin aynı anda tartışılamayacağı oluyor; ya "engelsiz-bedenlilik" ya da "heteroseksüellik", ikisi bir arada değil. Ancak, iki sistemin nasıl da birbiri içine geçtiğini, nasıl da birbirlerini beslediğini incelemek için yapmak gereken tam da bu. Queer-olmak, onun tarihsel medikalizasyonunu gözönünde bulundurunca, engelsiz-bedenlilik kurumunu tehdit ediyor; aynı anda sakatlık da, sapkınlık ve sapıklıkla ilişkilendirilmesi nedeniyle heteroseksüelliğin sınırlarını tehdit ediyor. Heteroseksüellik ve engelsiz-bedenlilik ayrı ayrı tartışıldığında kaybolan tam da bu karşılıklı ilişkisellik.

İkame mantığının tek iması cinsellik ve sakatlığın tek bir analiz dahilinde tartışılamayacağı değil sadece, bunun dışında ikisinin tek bir kişide mevcut olamayacağına dair gizli bir kabul de sözkonusu. Bu, sakat kişilerdeki "cinsellik eksikliğine" ilişkin --bizatihi zorunlu heteroseksüellik ve zorunlu engelsiz-bedenlilik sistemlerinden doğan ve onları besleyen-- kültürel varsayımları pekiştirecek bir sonuç. Bu tür varsayımlara aşağıda değineceğim. Şimdilik, heteroseksüellik ve engelsiz-bedenliliğin ikili bir analizinin Rich'in kökensel zorunlu heteroseksüellik kavramsallaştırmasına nasıl katkıda bulunacağını anlatmak istiyorum.

Rich'in makalesi tüm kadınların zorunlu heteroseksüellikten aynı ve eşit biçimde etkilendiğini ima etse de, bu sistem farklı kadın cemaatlerinde kendini farklı biçimlerde ifade eder. Sakat kadınlar, sakatlığın kişinin algılanan ve pratikteki cinselliğini nasıl etkilediğine dair kapsamlı örnekler ve çözümlemeler sundu; yani, Rich'in zorunlu heteroseksüellik incelemesi sakat kadınların bu sistem dahilindeki konumlarını dikkate alarak derinleştirilmedir. Rich'e göre, zorunlu heteroseksüellik mantığında, lezbiyenlik kadınlar için geçerli bir seçenek olarak tanınmaz. Bunun yerine, sapkınlık ya da bedensel gelişme safhalarına ilişkin bir sorunun işareti olarak görülür. Sakat kadınlar için, bu tanımazlığın biçimleri sıklıkla farklı oluyor: sakatlıkları nedeniyle erkek eş bulma yetileri olmadığı için lezbiyenliği seçmiş olarak algılanıyorlar. Aynı-cinsiyete yönelik arzuları sakatlıktan kaynaklanan zihinsel karışıklığın sonucu görülüyor, veya aynı-cinsiyetle olan ilişkileri, sakatlar cinsellik dışı olarak algılandığından, platonik ilişkiler sayılıyor. Gerçekten de, queer ya da düz, birçok sakat kadın sakatların aseksüel (fiziksel sakatlığı olanlar için) ya da hiperseksüel (bilişsel ya da psikiyatrik sakatlık ve hastalıkları olanlar için tipik) varlıklar olduklarına ilişkin yaygın varsayımı eleştirdi. Sakatlığı olan kişilerin cinselliği her zaman sapkın olarak anlaşılıyor; eğer bunun üstüne queer arzular ya da pratikler oldukları haliyle farkedilirse, bu en fazla sapkınlığın derecesini arttırır oluyor.

Sakat insanlar "her-zaman-halihazırda sapkın" olarak görüldüğünden sakat cemaatinin bazı kesimlerinde zorunlu heteroseksüelliğin özel bir zorlayıcılığı oluyor. Sakat insanlar sakatlıkları nedeniyle ezilip dışlandığı için, çoğu, hayatlarında diğer açılardan "normal", "doğal," "sağlıklı" görünmek istiyor. Zorunlu heteroseksüellik rejiminde bunların tam tersi, anormal, doğal-olmayan ve sağlıksız olarak temsil edilen ise queer davranışlar ve arzular. Böylece, bazı sakatlar kendilerini queer'lerden --özellikle görsel açıdan farkedilir biçimde queer olanlardan - uzak tutmak istiyor. Böylece, hakim kültürün heteroseksizmi ve homofobisi sakat cemaatinde yeniden-üretiliyor.

Kurumlarda yaşayan, bakıcılarla yaşayan veya kişisel bakıcı hizmetlerinden yararlanan sakatların yaşamlarında heteroseksizm ve homofobi özellikle etkili. Barbara Waxman ve diğer birçok araştırmacı ve aktivist kurumlarda yaşayan kişilerin kendilerini cinsel yönden ifade etmesi önündeki zorluklar üstüne yazdı. Yöneticilerin tutumuna bağlı olarak, bu zorluklar queerler sözkonusu olduğunda katlanabiliyor. Evde aileleriyle yaşayan çocuk ya da yetişin sakatların aynı-cinsiyete yönelik arzularını ifade etmesi homofobik akrabalar tarafından engellenebiliyor. Yukarıda tartıştığım gibi, akrabalar bu arzuları çocuğun sakatlığının bir semptomu sayabilir ya da çocuğun varsayılan aseksüelliği temelinde onları arzudan saymayabilir. Laura Hershey sakatlığı olan bazı queer'lerin kişisel bakıcılarla olan deneyimleri üstüne yazmıştı: çoğu "dolaptan çıkmaya" bakıcılarının işi bırakabileceği, kendilerinin de yeni bir bakıcı bulmak gibi zor bir sürece yeniden sürüklenecekleri, düşüncesiyle çekiniyor.

Zorunlu heteroseksüelliğin sakat kadınları etkilediği yolları incelemek zorunlu heteroseksüelliğin Rich'in metninin varsaydığından çok daha karmaşık -- daha farklılaşmış ve yayılmış halde- olduğunu ifşa ediyor. Bu ifşa, ikameye ilişkin yeni bir probleme işaret ediyor. Rich'in zorunlu heteroseksüellik düşüncesini olduğu haliyle alıp zorunlu-engelsizlik kavramını geliştirmek için kullanmak Rich'in kuramının ilk halindeki eksikliklerin dikkat dışı kalmasına neden oluyor. Bu kavramsal yer değiştirme ediminin, Rich'in kendi eserinde sakatlığı dikkate aldığını ima etmek gibi bir etkisi olabilir; oysa gerçekte, sakatlık ve engelsiz-bedenlilik çözümlemesi Rich'in eserinde bütünüyle eksik.

Rich'in sakatlık konusundaki sessizliğinin 70'lerin sonu ve 80'lerin başında (hatta, yukarıda yazdığım gibi, bugun dahi) sıradışı olduğunu söylemek güç. Eleştiri için cımbızla Rich'i seçmek de adaletsiz olurdu. Ayrıca, inanıyorum ki, bahsettiğim makalesini bugün yeniden yazsaydı, Rich muhtemelen sakat kadınların deneyimlerini de makalesine dahil ederdi; kendi romatizma deneyimi ve çalışmalarının birçok sakatlık çalışmaları antolojisinde yer alması muhtemelen onun bugünkü sakatlık anlayışını değiştirmiştir. Fakat aynı zamanda, Rich'in makalesini sakatlık perspektifinden okumak, onun sakat kadınların deneyimlerini ve sakatlık kavramını dikkate almadığı noktalar üstüne hassasiyeti gerekli kılıyor.

Rich'in metninde "sakatlık" sözcüğünün olduğu tek yer, metnin yazıldığı tarihte yeni olan feminist çalışmaların özetinin verildiği bölüm: "bu metinlerin hepsinde ki temel kabul, cinsiyetlerin toplumsal ilişkilerinin kadınlar için, sakatlayıcı demeseler de, son derece adaletsiz ve problemli olduğu." Rich toplumsal ilişkileri "sakatlayıcı" olarak niteleyerek sakatlık kavramını patriyarkayı eleştirmek için kullanmak gibi yaygın bir feminist geleneğe dahil oluyor. Sakatlığı sadece heterosekseksüel ilişkilerin adaletsizliğinin --Rich'in incelemek, eleştirmek ve dönüştürmek istediği bir nitelik -- bir sonucu olarak tartışan Rich'in, sakatlığı olumsuz, kaçınılması, hayıflanılması gereken bir karakteristik olmak dışında ele almak şansı kalmıyor; Rich, sakatlığı, kadın bedeninden uzaklaştırıyor. Metinde sakatlık sadece olumsuz öteki olarak var.

Feminist söylemde sakatlık kavramı ancak patriyarkayı lanetlemek için kullanılabilir varsayımı Rich'in kavrama olan ilgisizliğinde açıkça görülüyor. Onun zorunlu heteroseksüellik-- süreçleri ve varsayımları-- çözümlemesi engelsiz-bedende temelleniyor. Rich'in metnindeki kadınlar, örneğin, fiziksel olarak, çocuk doğurabilir, ev dışında çalışabilir özelliklerde, ve başkalarınca da öyle algılanıyorlar. Yukarıda belirttiğim gibi, zorunlu heteroseksüellik, zorunlu engelsiz-bedenlilikle etkileşim içinde sakat kadınları sakat olmayanlardan farklı biçimlerde etkiliyor. Rich'in analizinde bu nüanslar yok. Bu eksiklikler Rich'in metnini ve düşüncelerini sakatlık perspektifi için ilgi dışı ya da geliştirilemez nitelikte kılmıyor; ama bu durum çözümlemenin olduğu haliyle eksikli olduğuna dair bir kabulü gerekli kılıyor.

"Direniş bu metnin temel bir konusu"

Adrienne Rich "Zorunlu Heteroseksüellik ve Lezbiyen Varoluş"u yazalı 23 yıl olmuş. Metnin bazı yerlerinde yaşını gösterdiği kesin. 1980'de ben 10 yaşındaydım, ve benim için metin birçok açıdan kendimi ilişkilendiremediğim bir bağlamı işaret eden tarihsel bir yapıt niteliğinde. Ama Rich'in temel meseleleri ve niyetlerinden bazıları hala çok kullanışlı ve ufuk açıcı. Yazının önceki bölümlerinin kanıtladığı üzere, onun zorunlu heteroseksüellik kavramsallaştırmasını son derece yararlı ve yeni düşüncelere kapı açar nitelikte buluyorum. Bunun dışında onun siyasi eylem ve direnişe olan yılmaz bağlılığından, zorunlu heteroseksüellik kavramsallaştırmasının ve lezbiyen tarihler ve yaşamların aktarımının siyasi edimler olduğundaki ısrarından ilham alıyorum.

Bu adanmışlığı sakatlık, cinsellik ve queerlik üstüne düşünmek açısından önemli buluyorum, çünkü zorunlu engelsiz-bedenliliğin kavramsallaştırılması ve queer-sakat tarihlerin ve hayatların aktarımı da siyasi edimler. Sakat-queer'ler zorunlu engelsiz-bedenlilik ve zorunlu heteroseksüellik rejimlerine nasıl direndi? Kendi hayatlarımız, bedenlerimiz ve arzularımız üstüne nasıl hikayeler anlattık? Arzularımız ve cinselliğimizin üstünü örten sessizliğe karşı nasıl mücadele ettik?

Elbette, bu sessizliğin total ya da tamamlanmış olduğunu ima etmiyorum. Aslında sakatlık ve cinselliğin birlikte sayısız temsili var: heteroseksüellik ve engelsiz-bedenliliği besleyen temsiller. Hepimiz zihinsel sakatlar ya da psikiyatrik hastalığı olanların hiper-seksüel ya da cinsel sapkın olarak yansıtıldığı medya temsillerine maruz kaldık. Bazı cinsel pratiklerin ve arzuların sakatlık ve hastalık olarak temsilinin ve tedavi edilmesinin tarihi ayrıntılı biçimde belgelendi. 19.yy. ucube gösterilerinden 21.yy. Web siteleri ve mecmualara, sakatların tuhaf, egzotik, enteresan cinselliği etrafında yatırım yapılmış bir söylem var. Sakatlığı olan insanların aseksüel olduğuna dair tıbbi ve popüler varsayımlar cinsellik ve sakatlık etrafındaki bu söylemi besliyor -- sakatların cinselliği buralarda olumsuzlansa da, bu, yüksek sesle ve tekrar tekrar yapılıyor, sessizce değil. İlaveten, özellikle felç ve omurilik zedelenmesi gibi, bazı belirli sakatlığı olan kişilerin karşılaştığı, his ve işlevsellik dereceleri üstüne sürekli tekrarlanan cinsel sorular, sakatlık ve cinsellik konusunun üstü sessizlikle örtülü bir konu olduğu kanısının altını oymak için yeterli.

Ancak yakın zamana dek, sakatların cinsel deneyimleri ve arzuları, sakatlar, özellikle sakat queer'ler tarafından pek temsil edilmedi. Yeni yeni ele alınmaya başlayan sorulardan bazıları şunlar: Bedenin bazı bölümlerindeki his yokluğu nasıl diğer bölümlerdeki hissi arttırıyor ya da değiştiriyor? Bazı hareketlerin ya da yetilerin kaybı hangi yeni olanakları açıyor? Queer kimliği ve sakat kimliği arasındaki ilişki nedir? Bedenin zaten halihazırda "sapkın" olarak karakterize edilmesi queer arzuların ifşasına ket vuran engelleri azaltıyor mu?

Sakat queer'lerin birbirlerine yakınlık, dokunma, arzu ve kimlik üstüne anlatabilecekleri hikayeler beni Adrienne Rich'e geri götürüyor. Onun ilham kaynağı ve kılavuz olduğu, düşünmek için bir temel sağladığı nokta burası. Varsayımlarımızı ve imtiyazlarımızı sorgulamaya, hikayelerimizi anlatmaya başladığımızda, yakınlık, ilişkiler ve politika açısından, beliren olanaklar neler? Önceden bilinemeyen, ne belirli bedensel normlarla, ne bazı belirli arzularla sınırlandırılamayacak olanaklar?

----

Dipnotları çevirmedik.

*'Able-bodiedness' için bu sözcük yerine muktedir-bedenlilik de kullanılabilirdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder